25 Eylül 2024 Çarşamba

Kılıçdaroğlu: Annelere saygı duymak zorundasınız, aşağılayamazsınız!

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çocukları hapishanesinde açlık grevinde olan annelere yapılan şiddeti kınadı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmelere ilişkin konuştu.
 
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
 
"Bu hafta Soma faciasının 5. yıldönümü. Adalet yerini buldu mu? Hayır. Hala adalet arayan aileler var, ağlayan aileler var... Bizler Soma faciasını asla unutmayacağız. Soma faciasının üzerinden 5 yıl geçti. 5 yıl içinde 299 madencimiz daha hayatını kaybetti. Soma'yı 301 madencimiz bir arada öldüğü için unutmuyoruz. Ama bir o kadar madencimizin değişik yerlerde hayatını kaybettiğini biliyoruz. Onların döktükleri alınterini yüceltmek zorundayız, değerini bilmek zorundayız. Onlara sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.
 
"Evlatlarını arayan anneler yani Cumartesi Anneleri. 24 yıldır Cumartesi Anneleri evlatlarını arıyor. İlk kez 27 Mayıs 1995'te 'çocuklarımızı istiyoruz' dediler. Gözaltına alındı çocukları sonra bir daha haber alamadılar. Bu annelerin tek isteği 'oğlumuzun kemiklerini verin, mezarını nerede gösterin', bunu istiyorlar. Her cumartesi geldiler Galatasaray Meydanı'na. Biber gazıyla bu anneler dağıtıldı. Ne günahı var bu annelerin? Devleti yönetenlerin bu annelerin talebini yerine getirmesi gerekmiyor mu? Nasıl oluyor da siz bu anneleri copluyorsunuz? Hangi vicdan bu annelerin üzerine sopayla gider. Nerede vardır bu? Anne bu. Eline silah almadı, tek istediği benim evladım nerede?' Bir anne evladının mezarının başına gidip de ağlamayıp da ne yapacak? Annenin kimliği olur mu? Bu anne. Evlat bir anne için en değerli şeydir. Tam 737 haftadır bu anneler evlatlarını arıyorlar? Erdoğan ile de görüştüler. Polis copu ile bu anneler dağıtıldı. Berfo Ana... Bütün hayatı oğlunu aramakla geçti, bulamadı ve öldü. Cumartesi Anneleri'nin vebali kimin boynunadır? Yazık günah değil mi o annelere?
 
"Çocukları hapishanede olan anneler, çocukları ölmesin diye hapishane kapısında bekleyen anneler, onları da copluyorlar, onları da aşağılıyorlar. Çocuğunun kabahati, kusuru olabilir ama hiçkimse unutmasın, o çocuğun bir annesi var ve onun için en değerli varlık çocuk. Hadi çocuğa kızdın hapse attın, annesinin 'çocuğum ölmesin' diye kapıda beklemesinden doğal ne olabilir? Hangi anne göz göre göre çocuğunun ölmesini isteyebilir? Elimizi vicdanımıza koymak zorundayız. Özellikle AK Parti'ye oy veren kardeşlerime seslenmek istiyorum, yazıktır günahtır, bir anneye el kalkmaz. Bir anne tekmelenmez, bir anne dövülmez, yapılacak tek şey vardır o anneye saygı duymak. Sorsanız 'Cennet annelerin ayakları altındadır' derler. Peki, cennetin ayakları altında olduğu bir anneye siz nasıl cop kaldırıyorsunuz, nasıl dövüyorsunuz, nasıl aşağılıyorsunuz! İktidar sahipleri bunu düşünüyor mu acaba? İktidar sahipleri 'Bu doğrudur, bunları dağıtın' diye talimat veriyor. Polislere talimat verene söylüyorum. Sözde inançlı kişilermiş gibi geçiniyorlar, hangi inançtan söz ediyorsunuz? Hangi inanaç vardır ki anneye el kaldırmayı doğru kabul etsin!
 
'HALKA YALAN SÖYLEYENDEN CUMHURBAŞKANI OLMAZ'
 
"İşsizlik yüzünden oğlun babaya, babanın oğula bakacak yüzü kalmadı. Bu tablodan iktidar sahiplerinin haberi var mı? İşsiz bir babanın, işsiz bir annenin, işsiz bir evladın bir evde nasıl yaşadığından iktidar sahiplerinin haberi var mı?
 
"İşsizler ordusuna her gün yeni bir işsiz katılıyor. Her evde birden fazla işsiz var, iktidar sahipleri hariç. Onların, yandaşlarının bir eli yağda bir eli balda. Eğer çalışmak anayasal bir haksa ben isyan etmeyecek miyim? Hakkımı neden teslim etmiyorsunuz demeyecek miyiz? Sadece kendin ve yandaşların için değil 81 milyon için istihdam yaratmak zorundasınız.
 
"İntiharın eşiğine gelenler var. Bu insanların ruh halini acaba iktidar sahipleri biliyor mu? Çocuğuna pantolon alamadı diye intihar eden babanın acısını duydular mı? Çocuğuna harçlık veremeyenin ruh halini biliyorlar mı? Çocuğu yatağa aç giren bir annenin ruh halini iktidar sahipleri biliyor mu? 'Yetki verin dolarla, faizle nasıl mücadele edileceğini göreceksiniz' diyordu. Nasıl mücadele ettiler? Halkına yalan söyleyenden Cumhurbaşkanı olmaz.
 
"Erdoğan, 'Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim' diyor. Efuliyle beslenirsin, fakir fukara kuyruğa girer. Ona da varlık kuyruğu dersin. Millet bunun hesabını sormaz mı? Ne zaman söyleyeceğiz? Haziran ayında söyleyeceğiz. Milyonlarca işsizin vebali senin boynundadır. Londra'da faizcilere 165 milyar dolar faiz ödüyor. Sonra 50 milyar dolar bulamadım diye tank palet fabrikasını satıyor.
 
"Merkez Bankası rezervlerinin kar gibi eridiğini  gördük. Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın Katarlılara pazarlandığını gördük. Sosyete damadın ve sarayın kibir abidesinin memleketi yönetemediğini gördük. Adı 'Adalet ve Kalkınma Partisi' ama ne adaleti kaldı ne kalkınması, kara bir parti oldular. Seçmenlerine söylemiyorum, yöneticilerine söylüyorum. AK Parti dediler ceplerini doldurdular, yüz binlerce fakir var. Adalet dediler, hangi adaletten bahsediyorlar?
 
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ VE TTB ÜYELERİNE VERİLEN CEZALAR
 
"Barış Akademisyeni Füsun Üstel hapse girdi, neden? Barış istediği için. Hani bizim ülkemizde demokrasi vardı? TTB yöneticilerine 10'ar ay hapis cezası verdiler. Savaşın bir insanlık dramı olduğunu bilmiyor mu bu beyler? E tabii beyler çocuklarını askere göndermedi. Fakir fukaranın eline verdiler silahı. Beyler, saraylarında oturdular. Biz şehit cenazesine gidince de 'nasıl gidersin' dediler. Ben giderim.
 
"Akademisyen Haluk Savaş KHK ile ihraç edildi, barışı savunduğu için. 'Sen davayı kazandın, yasakları kaldırıyorum' dedi mahkeme. Haluk Bey emniyete gidip pasaport istedi. Kanser olduğu için mahkeme kararı da bulunuyor. 'Hayır vermeyiz' dediler. Şöyle diyor; kanser olduğunuz raporlarla birlikte CİMER'e yazacaksınız diyor. '39 ay ömrün kaldı' demiş doktorlar. 'Bunun 30 ayı geçti. 9 ayını devletin birimleriyle yazışarak geçireceğim' diyor. Adalet dediğimiz kavramın unutulduğunu hepimiz biliyoruz. Adaleti yok eden yargının ta kendisidir. Eğer yargıç vicdanına göre karar vermezse hukuku katlederse ona biz yargıç değil Saray'ın adamı diyoruz.
 
YSK ÜYESİ HAKİMLERE: İSTİFA EDECEK MİSİNİZ?
 
"YSK, hakimlerden ve yüksek hakimlerden oluşuyor. 'Hile yapılmıştır' diyerek seçim sonuçlarına itiraz ettiler. Bakıldı, 'geçersiz oyları sayacağız' dediler, bir şey çıkmadı. 6 ilçede saydılar, bir şey çıkmadı. 22 ilçenin 57 sandığına sondajlama yapıldı, sonuç değişmedi. '41132 kısıtlı seçmen var' dediler, sonuç yine değişmedi. YSK'nin bazı hakimleri AK Partililere telefon etti ve 'Böyle bir dilekçeyi zamanında verirseniz bunu iptal ederiz' dediler. Bunu söyleyen YSK'deki 7 kişiden biri, çete reisi. YSK'deki o 7 kişiye soruyorum, sizde ahlak, haysiyet varsa istifa edecek misiniz?
 
"YSK 'Bu 4 pusuladan sadece büyükşehir belediye başkanlığı pusulasında sorun var' diyor. Akıl sağlığı olan biri böyle düşünebilir mi? Haysiyetini, onurunu kiraya verenler ancak böyle düşünürler. 'Tamamını iptal edin' diye dilekçe verdik, olmaz dediler. Yedili çeteye söylüyorum, haysiyet ve onur varsa istifa edersiniz. Size acımıyorum, çocuğunuza eşinize acıyorum, 'Benim babam böyle bir karar vermiş' diyecekler.
 
"Yüzde 70 oy ile seçimi kazanan adaya 'KHK'li diye mazbatayı vermediler, diğer adaya verdiler. Eğer sizde vicdan varsa sadece bu olay nedeniyle istifa etmeniz lazım."