28 Eylül 2024 Cumartesi

Özdoğan: Bu bloke kararının verileceği bir mevzuat Türkiye'de yok

HDP'nin hazine yardımının yapıldığı hesaplarına bloke konulma kararı veren AYM'nin faşizan ve antidemokratik cephenin seçim kampanyasına ortak olduğunu kaydeden HDP Hukuk ve İnsan Hakları Eş Sözcüsü Özdoğan, hazine yardımının halkın parası olduğunu ve HDP'ye nasıl bir siyaset yürüteceğini savcının söyleme haddinin olmadığını vurguladı. Özdoğan, "Bu kararı tanımıyoruz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcümüz Nuray Özdoğan, AYM'nin hazine yardımının yapıldığı HDP hesaplarına bloke konulması kararına ilişkin genel merkezde basın toplantısı düzenledi.

Özdoğan, hesapların bloke kararının 6 üyenin karşı oyu ile 9 üye tarafından verildiğini hatırlattı. Aynı zamanda kararın ve savcılığın başvuru ve dilekçe eklerinin partiye tebliğine ve 30 gün içinde savunma vermelerine karar verdiğini aktaran Özdoğan, "Savcılığın tedbir talebini içeren yazının ve eklerin, talep hakkında karar verilmeden önce partimize tebliğine ilişkin verilen kararda, savunmanın alınmasına gerek olmadığına karar verdi. 7 üyenin karşı oyu, 8 üyenin kabulü ile kararı alınmış. Yine oy çokluğuyla alınan bir karar. Bu kararın içeriğinden anlıyoruz ki bu konu AYM içinde oldukça tartışılmış. Kararın içeriğine karşı oy veren üyelerin, karşı oy gerekçeleri bulunmamakta. Bize yapılan tebligatın içeriğinde de AYM kararı eksik. Şunu bilmemekteyiz. AYM üyeleri karşı oy verirken gerekçelerini yazmadıkları bir karar mı ortaya koymuşlardır? Yoksa karşı oy gerekçeleri bize mi tebliğ edilmemiştir? Bildiğiniz gibi AYM kararlarını kendi sitesinde yayınlanıyor. Yayınlanan karar içerisinde de bize karşı oy gerekçelerini göremiyoruz" dedi.

Yargıtay'ın başvurusunu basından öğrendiklerinin alltını çizen Özdoğan, süreç ilerlerken 3 Ocak'ta AYM'ye başvuru yaptıklarını söyledi ve şöyle devam etti: "AYM'ye bu bilgilerin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının böyle bir talebinin olup olmadığını, varsa incelenmeksizin reddedilmesi gerektiğini, aksi halde tarafımıza tebliğ edilmeden karar verilmemesi gerektiğini söyleyen bir başvuruda bulunduk. Mahkeme bu konuda asli taraf olan bize değil basına bilgi vererek bu süreci yürüttü. Bu, algı operasyonlarının bir parçası olmak demektir. 3 Ocak'ta AYM'ye gittiğimizde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının böyle bir talebi olduğu tarafımıza sözlü olarak iletildi. Bu konunun hangi tarihteki toplantıda ele alınacağına dair bilgi olmadığı söylendi. Biz AYM'den çıktıktan sonra öğrendik. Önce 6 Ocak, sonra 5 Ocak diye basına yansıdı. AYM'nin yayınlanan toplantı takvimi içerisinde de bu gündem yer almamaktaydı. Aslında süreç ilginç bir şekilde kısmen basınla paylaşılarak ama açık olmayan, şeffaf olmayan bir şekilde yürütüldü. Hukuka aykırı yürüyen süreçlerde şeffaflık tabii ki beklemiyoruz. Eğer ki mevcut durumdan farklı, mevcut mevzuata aykırı işlem yapacaksınız, her zaman bu işler şeffaf olmayan şekilde yürütülmektedir. Üzücü olan AYM gibi bir kurumun bu işlemlerin bir tarafı olmuş olması. AYM bu süreçte ne ceza muhakemesi hukukunu ne Siyasi Partiler Kanunu hükümlerini dikkate almamış görünüyor."

Kapatma davalarının ceza muhakemesi usulüne göre yürütülmesi zorunluluğu olduğundan, kararların gerekçeli verilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çeken Özdoğan, "Kararda sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı talep dilekçesine atıfta bulunmuştur. Onun dışında bir gerekçe kararda göremiyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının dilekçesini de 5 Ocak günü bloke kararı çıktıktan sonra akşam saatlerinde ısrarlarımız üzerine alabildik. AYM bu konuyu yine bize tebliğ etmedi. Basından öğrendikten sonra AYM'ye başvurduk. Kararı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusunu ve AYM'nin gerçeklerini talep ettik. Israrlarımız sonucu Yargıtay'ın talep gerekçesinin yer aldığı dilekçeyi ve kendi kararını bize akşam saatlerinde tebliğ etmiş oldu. Başsavcılığın talebi hukuk dışı olmasına rağmen mahkeme sonuç olarak nihai kararla bağlantılı bir karar vermiş durumda" ifadelerini kullandı.

Ara karar gibi yansıtılsa da verilen kararın nihai karar götüren bir karar olduğunu söyleyen Özdoğan, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı müvekkil HDP'nin siyasi söylemlerinde ısrar ettiğini söylemiş; HDP'nin barışçıl, siyasal, demokratik, siyasi hayat için sunduğu önerileri, Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan çatışmalara ilişkin yaptığı kınamaları yeterli bulmamış. Dilekçesinde bunların yeterli olmadığını belirtmiş. İlginç bir şekilde bütçe görüşmeleri sırasında vekillerimizin bütçeye dair yapmış oldukları eleştirilerine değinmiş. Vekillerimizin savaşa ayrılan bütçeye yönelik eleştirilerini, Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış bir eleştiri olarak görmüş. Bütçenin halklara harcanması gerektiği, savaşa ayrılan bütçenin bu halkların cebinden çalınan paralar olduğuna dair söylemlerimizin tamamını hukuk dışı bulmuş" dedi.

"Ve sınır ötesi operasyonlara dair yapılan eleştirileri, Sayın Öcalan'a yönelik uzunca yıllardır süren ağır tecrit koşullarının eleştirilmesini gerekçe olarak sunmuş yeniden. Öyle ki iktidar tarafından karartılan, halen pek çok soru işareti barındıran Taksim'deki katliama ilişkin partimiz tarafından yapılan kınama açıklamasında, PKK'nin isminin geçmemiş olmasını gerekçe olarak sunmuş" diyen Özdoğan, savcılığın iktidar hangi senaryoyu sunduysa o doğrultuda hareket ettiğini belirtti.

Hazine yardımının halkın parası olduğunun altını çizen Özdoğan, HDP'nin nasıl bir siyaset yapacağını söylemenin savcının haddi olmadığını da ekledi. AYM'nin iktidar ortaklarının taleplerini ve görüşlerini dilekçesine taşıyan Başsavcılığın talebini kabul ederek bu faşizan ve antidemokratik cephenin seçim kampanyasına ortak olduğunu kaydeden Özdoğan, "Bu kararı hiçbir şekilde tanımıyoruz. Sürecin tamamının bu kadar hukuk dışı yürümesini kabul etmiyoruz. Türkiye'deki bütün demokrasi güçlerini ve tüm hukukçuları, Türkiye'nin gelecek seçimlerinde daha aydınlık bir geleceğe açılacak kapı için HDP'ye yönelik bu faşizan saldırılara karşı bir arada durmaya davet ediyoruz.  Yeniden bir demokratik hukuk devleti kurulmasının yolu açılacaksa bu HDP siyasetiyle olabilecektir. Bu kararı tanımıyoruz. İtirazlarımızı AYM'ye sunacağız." dedi.