4 Ekim 2024 Cuma

Pandemi(ler) ile nasıl mücadele edilir?

Pandemi(ler) ile nasıl mücadele etmek gerektiğine ilişkin ortak açıklama yapan sağlık örgüteri, "Sağlık özelinde koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği, sağlıktaki piyasalaşmanın son bulduğu toplumcu bir sağlık sistemi inşa edilmelidir" denildi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık-İş Sendikası (Dev Sağlık-İş), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD) ve Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRAD-DER), pandemi(ler) ile nasıl mücadele etmek gerektiğine ilişkin ortak açıklama yaptı.

Pandemi sürecinde yönetimin toplum sağlığını koruma yönünde niyeti ve çabası olmadığının bir kez daha görüldü kaydedilen açıklamada, "Yurttaşlar salgının insafına terk edildi. Toplum, Covid-19 hastalığının yaygınlığı, ölümlerdeki artışlar ve bilinmezliğin korkusu ile önceleri koşulsuz kapatılmaya razı edildi. Bununla birlikte salgının dehşetinin hissedildiği ilk andan itibaren toplumun önemli bir kısmı, emekçi sınıflar zorla çalıştırıldı. Toplu ulaşımlarda, koruyucu önlemler alınmayan işyerlerinde, uzun ve yoğun mesailerde emekçiler bulaşa maruz bırakıldı. Pandeminin süresinin uzaması, sermaye kesimlerinin tamamen rutin çalışma rejimine dönmesi ile sonuçlanırken, yoksul ve ezilen toplum kesimleri de geçimlerini sürdürmenin baskısı ile istemeye istemeye çalışmak zorunda kaldılar" denildi.

HALK SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINA TERK EDİLMİŞ DURUMDA
Gelinen aşamada dünyanın büyük çoğunluğunda uygulanan ve Türkiye'de ise adı konulmadan sürdürülen sürü bağışıklığı temel strateji olduğu belirtilen açıklamada, "Toplumun önemli bir bölümü özellikle de yoksullar-ezilenler, göçmenler 'sürü bağışıklığı'na terk edilmiştir. Ancak doğal bağışıklığın çok kısa süreli olduğu anlaşılmıştır ve bu da sürü bağışıklığının bilimsel hiçbir karşılığının olmadığını göstermektedir. Yani yoksullar-ezilenler, göçmenler için sürü bağışıklığına terk edilme dolaylı ölüme terk edilme anlamını taşıyabilmektedir. Bir yandan da pandemiyi bitireceği müjdelenen aşı haberleri ile toplum büyük bir beklenti içine sokulmuştur. Buna karşın dünya nüfusunun yüzde 14'ünü oluşturan merkez kapitalist ülkeler üretime başlandığı söylenen aşının çok büyük bir kısmını sipariş etmiş durumdadırlar. Dünya nüfusunun önemli bir kısmı ve emekçilerin kısa süre içinde aşıya ulaşması imkansız görünmektedir. Pandeminin etkisini sınıfsal göstermesi, beklentiye dönen aşı uygulamaları ile birlikte sınıfsal gerçekliği tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor, sağlığın sosyal belirleyicileri ile birlikte düşünüldüğünde 1+1'in 2'den büyük bir etkiye sahip olması nedeniyle bir sindemiden söz etme zorunluluğu ortaya çıkıyor" ifadeleri kullanıldı.

AŞI İLE SADECE COVID-19 KONTROL ALTINA ALINACAK
Geliştirilmesi muhtemel bir aşıyla kontrol altına alınacak olan Covid-19 pandemisi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Aşı ile hedeflenen 'toplum bağışıklığı' sadece bu enfeksiyon hastalığına özgüdür. Toplum bağışıklığı 'toplumsal sağlık' değildir. Pandemiyi ortaya çıkartan koşullarda hiç bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle yeni pandemilerle karşılaşacağımıza şüphe yoktur. Dahası pandemiyi ortaya çıkartan kök nedenler arasında sıralanan ekolojik tahribat, yaban hayatına müdahale, kontrolsüz kentleşme gibi sorunlar kapitalizmin kar hırsının dizginsizliği ve çalışma rejimindeki derinleşen sömürü ilişkileri nedeniyle büyük bir hızla artarak devam etmektedir. Sağlıksızlığı yaratan bu koşulların yeni salgınlarla birlikte bulaşıcı olmayan hastalıklar (kalp-damar hastalıkları, kanserler, KOAH ve astım başta olmak üzere solunum sistemi hastalıkları, Alzheimer ve diğer sinir sistemi hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, genetik hastalıklar vb.) sindemilerine de (iki ya da daha fazla hastalığın veya durumun birbiriyle sinerji içinde etkileşip hastalık yükünün aşırı artması) davet çıkarttığı gerçeği emekçi sınıfların gündemi olmalıdır. Toplumsal sağlık için tıbbi çözümlerin yeterli olmadığı, antikapitalist bir hattın gerekliliği daha net anlaşılmaktadır. Bu nedenle küresel bir olay olan pandemilerle mücadele küresel düzeyde, antikapitalist perspektifte olmak zorundadır" diye belirtildi.

KÜRESEL DÜZEYDE ACİL YAPILMASI GEREKENLER
Sağlık örgütleri küresel düzeyde acil (kısa vadede) yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

Tüm toplum kesimlerinin fiziksel mesafe, hijyen, beslenme, dinlenme, sağlıklı ortamlarda fiziksel aktivite vb.  bulaşı engelleyecek ve bağışıklığı güçlendirecek önlemleri almasına yönelik barınma, gıda temini, sağlıklı çevre, ulaşım, haberleşme, sağlıklı çalışma koşullarını önüne koyan sosyal adaleti öngören radikal düzenlemelere gidilmelidir.
Toplum bağışıklığı hedefli üretilecek aşılar tüm dünya vatandaşlarına eşit, ayrımsız ve ücretsiz sağlanmalıdır. Aşı dağıtımında riskli kişiler, topluluklar, ülkeler  önceliklenmelidir. Aşı dağıtımı uluslararası sağlık emek ve meslek örgütlerinin katılımı ve DSÖ denetiminde gerçekleştirilmelidir.
Aşı üretimi ve yaygınlaştırılması gerçekleşinceye ve pandemi sonlanıncaya kadar uluslararası seyahatlerde uygulanması gereken standart tedbirler geliştirilmeli ve her ülkenin buna uyması zorunlu hale getirilmelidir.
Bütün ülkeler yeni pandemilerin ortaya çıkmaması için doğa ile uyumlu bir yaşamın oluşmasına katkı sunacak adımlar atmalıdır.

KRİZİN AŞILMASI İÇİN TOPLUMCU SAĞLIK SİSTEMİ İNŞA EDİLMELİ
Türkiye'nin birçok ananında yaşadığı kriz, sindeminin tetiklemesiyle sağlık kriziyle birlikte daha da derinleştiği vurgulanan açıklamada, "Bu krizi aşmanın temel yolu alanda çalışanların örgütlü olduğu yapıların sesine kulak vermekten geçmektedir. Sağlık özelinde koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği, sağlıktaki piyasalaşmanın son bulduğu toplumcu bir sağlık sistemi inşa edilmelidir" denildi.

SİNDEMİ İLE MÜCADELE
Sindemi ile mücadelede başarılı alınması için şu tedbirlerin alınması gerektiği belirtildi: "Sindemi mücadelesi demokratikleşmelidir. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkların da içinde olduğu sağlık alanındaki emek meslek örgütleri temsilcileri ve siyasi parti temsilcilerinin oluşturduğu yeni 'bağımsız' bir sindemi kurulu oluşturulmalıdır. Bu kurulun alacağı kararlar toplum ile en kısa sürede tüm ayrıntıları ile paylaşılmalıdır.

"Aynı kurulun izdüşümü olarak her ilde sindemi kurulları oluşturulmalıdır. Bu kurullarda o yerelde bulunan DKÖ'ler, STK'lar, muhtarlar, kanaat önderleri yer almalı ve bu şekilde toplumun karar alma süreçlerine katılımı sağlanmalıdır. Yerele dair her türlü kararlaştırmalarda bu kurul etkili olmalıdır."

Açıklamada sindemi ile mücadele alınması tedbirler şöyle sıralandı:

4 hafta boyunca ülkeye giriş çıkışlarda çok sıkı tedbirler uygulanmalıdır.
4 hafta boyunca sağlık, belediye temizlik ve gıda satışı dışındaki tüm faaliyetler durdurulmalıdır.
Güvenlik adına yürütülecek faaliyetler cezalandırıcı bir perspektifle değil sosyal hizmetler ve destek kapsamında yerel yönetimlerin de katılımıyla yürütülmeli, başta sindemide belirlenen kuralların denetimi, özellikle ev içinde başta kadın ve çocuklara yönelik olmak üzere şiddet, vatandaşların can ve mal güvenliğini korumaya yönelik tedbirlerle sınırlı olmalıdır.
Kamuda çalışan işçi memur vb tüm çalışanların maaşı kesintisiz ödenmelidir. Gündelik işlerde ve özelde güvencesiz çalışan ve yoksulların tamamına 1 aylık ihtiyacını karşılayacak (en az 5000 TL) mali destek kamu bütçesinden karşılanmalı, esnafa bir aylık kira bedeli ve geçim giderleri desteği (en az 5000 TL) verilmelidir.
Sağlık personeline nitelikli kişisel koruyucu donanım eksiksiz sağlanmalıdır. Sindemi ile mücadelede sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri ile bakanlık kolektif çalışmalıdır. Sağlık alanındaki personel açığının güvenceli kadrolu istihdamı ile kapatılmasına yönelik planlama yapılmalı, 4C, 4B gibi güvencesiz kadrolarda çalışan personelin güvenceli kadroya geçmesi sağlanmalı, haklarında kesin yargı kararı bulunmayan ihraç tüm sağlık emekçileri göreve başlatılmalıdır.
Yüksek enfeksiyon riski ve aşırı iş yükü altında çalışan sağlık çalışanlarının sahada yaşadıkları şiddet, mobbing, adaletsiz ek ödemeler, belirti göstermelerine rağmen çalıştırılmaları, Covid-19 testi yaptırmalarının engellenmesi, hamile ve kronik hastalığı olmasına rağmen çalıştırılmaları vb. sorunların giderilmesine yönelik ivedilikle planlamalar yapıp girişimlerde bulunulmalıdır.
Belediye temizlik işçileri, gıda tedarikçileri, güvenlik güçleri gibi çalışması zorunlu olan kesimlere kamu ve çalıştırmaya devam eden firmalarca nitelikli koruyucu donanım sağlanmalıdır.
Vatandaşların zorunlu harcamalarının (su, elektrik, ısınma, vb.) faturaları devlet tarafından ödenmeli, kredi borçları vb. ertelenmelidir.
Farkındalık yaratmaya yönelik sosyal medya, TV, gazete vb gibi araçlarla bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Meclis'te bulunan tüm partiler ile hükümet koordineli çalışmalıdır. Yerellerde DKÖ, STK'lar, muhtarlar, mahalle meclisleri vb gibi toplumun örgütlü kurumları ile resmî kurumlar eşgüdüm içinde çalışmalıdır.
Kalabalık ve yoksul aileler içerisinde hastalığa yakalananların tedavilerinin ve izolasyon süresi boyunca konaklamalarının kamuya ait ya da kamunun finansmanını sağlayacağı ayrı mekanlarda gerçekleştirilmesi, izolasyonda kalmak zorunda olanlara bakım verilmesi sağlanmalıdır.
Covid-19 nedeniyle enfekte olan ve hayatını kaybeden insanlarımızın ve sağlık çalışanlarının sayısı dahil tüm veriler, yapılanlar, eksiklikler şeffaflıkla toplumla paylaşılmalıdır.
Bir aylık sürenin sonrasında sindeminin boyutu yeniden gözden geçirilerek hareket edilmelidir. Salgın tüm dünyada kontrol altına alınıncaya kadar yurtdışı giriş ve çıkışlarda tedbirler (test yapma, 14 gün izolasyon vb) sürdürülmelidir.