18 Kasım 2024 Pazartesi

Samsun'da 'Karadeniz'in devrimci mirası' paneli

Samsun'da düzenlenen "Karadeniz'in devrimci mirası" panelinde konuşan ESP Eş Genel Başkanı Çepni, '80 askeri faşist darbesiyle bölgede sosyalist hareketin ciddi bir ablukaya alındığına dikkat çekti. Ancak Karadeniz'de direnişin hiçbir zaman bitmediğinin altını çizen Çepni, "Bu coğrafyanın zengin devrimci mirasını, geleceğin sosyalist mücadelesine taşımak bizlerin sorumluluğudur" dedi. Makbule Efe Baysal da Karadeniz'in devrimci mirasının kadın hareketi, ekoloji mücadeleleri ve kültürel dayanışma ile sürdüğünü kaydetti. Bu dayanışmanın bugüne ışık tutacağını söyledi. 

Atılım gazetesinin 30. yılı etkinlikleri kapsamında Samsun'da "Karadeniz'in devrimci mirası" paneli düzenlendi. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni ve kadın hareketi aktivisti Makbule Efe Baysal, panele sunumlarıyla katıldı. 

"Gelenekten geleceğe şimdi Atılım zamanı" şiarıyla düzenlenen panel, devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzler anısına saygı duruşuyla başladı. Karadeniz'in devrimci geçmişi ve bugünkü mücadele dinamiklerinin ele alındığı panelde, Karadeniz'de gelecekte atılması gereken adımlar tartışıldı. 

BAYSAL: DAYANIŞMA RUHUYLA SORUNLARA ÇÖZÜM BULUNUYOR
İlk olarak söz alan Makbule Efe Baysal, Fatsa hareketinin devrimci mirasından yola çıkarak halk dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Baysal, 1970'lerden itibaren Karadeniz'de yükselen antifaşist mücadelenin, özellikle Fatsa'daki halk komiteleri ve doğrudan demokrasi örnekleriyle büyük bir değer taşıdığını ifade etti. Baysal, Fatsa'da ekonomik sömürüye karşı verilen mücadeleye ve halkın güvenini kazanan yöntemlere değindi. Fındık üreticilerinin sorunlarını gündeme getiren eylemlerden, halkın tüccarların baskısına karşı nasıl örgütlendiğini ve dayanışma ruhuyla sorunlara çözüm bulduğunu anlatan Baysal, Terzi Fikri liderliğinde oluşturulan doğrudan demokrasi modelinin bugün için de ilham verici olduğunu belirtti.

Kadın hakları mücadelesine de değinen Baysal, 12 Eylül darbesi sonrasında kadınların özel alan ve politik mücadele alanlarında görünür hale geldiğini vurguladı. Halkevleri'nin kuruluş sürecine katkılarından ve bu süreçte edindiği deneyimlerden bahseden Baysal, kolektif mücadele anlayışının kadınların güçlenmesindeki rolüne dikkat çekti. 

'KARADENİZ'İN DEVRİMCİ MİRASI DEVAM EDİYOR'
Baysal, "Karadeniz devrimci mücadelesine dair söz kurarken, Fatsa hareketi üzerinden başlamanın anlamlı olduğunu düşünüyorum. Devlet destekli faşist çetelerin zulmüne karşı direniş, emek ve gençlik mücadelelerinin harmanlandığı bir dönemdi. Özellikle 1977'lerde bu mücadele daha da güçlendi. Halkın güvenini kazanan direniş komiteleriyle birlikte ekonomik sömürüye ve karaborsaya karşı büyük mücadeleler verildi. Fatsa'da devrimci-demokratik yönetim anlayışı halkın katılımıyla doğrudan demokrasiyi hayata geçirdi. Fikri Sönmez liderliğinde şekillenen bu hareket, sosyalist yönetim anlayışının yerelde nasıl uygulanabileceğine dair örnek teşkil etti. 12 Eylül 1980 sonrası faşizmin ağır baskıları, Karadeniz'in devrimci mirasına yönelik büyük bir darbe oldu. Ancak, bu baskılar halkın onurlu direnişini bastıramadı. Günümüzde Karadeniz'in devrimci mirasını kadın hareketleri, ekoloji mücadeleleri ve kültürel dayanışma çabalarıyla sürdürmeye devam ediyoruz. Bu dayanışmanın, bugünün mücadelesine de ışık tutacağını düşünüyorum" dedi. 

ÇEPNİ: SOSYALİST HAREKET CİDDİ BİR ABLUKAYA ALINDI
ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni de Karadeniz'in devrimci geçmişine ve sosyalist mücadelenin bölgedeki önemine vurgu yaptı. Çepni, Karadeniz'in tarihsel olarak devrimci birikim barındırdığını, ancak 1980 askeri faşist darbesiyle bölgede sosyalist hareketin ciddi bir abluka altına alındığını hatırlattı. Çepni, fındık ve çay üreticilerinin uluslararası tekellere bağımlı hale getirilmesi, doğanın talan edilmesi ve bölgede yaşayan halkın göçe zorlanması konuları üzerinde durdu. Bölgedeki milliyetçi ve ırkçı politikaların etkilerinden bahseden Çepni, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi için Karadeniz halkıyla dayanışmanın artırılması gerektiğini vurguladı. Çepni, "Karadeniz'deki emekçilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümü, bu politikaların sorumluluğunu doğru şekilde anlatmakla mümkündür" dedi.

'KARADENİZ'DE DİRENİŞ HİÇBİR ZAMAN YOK OLMADI'
"Bu coğrafyanın devrimci tarihine sahip çıkmak ve bu mirası geleceğe taşımak hepimizin görevi" diyen Çepni, Karadeniz'in sosyalistlerden arındırılmak ve faşizmin lojistik merkezi haline getirilmek istendiğini kaydetti. Çepni, "İktisadi politikalarla tarım, doğa ve kültür alanları tahrip edildi. Çay ve fındık gibi bölgeye özgü ürünler uluslararası tekellere peşkeş çekildi. Yaylalar, betonlaşma ve turizm projeleriyle yağmalandı. Ancak tüm bu saldırılara rağmen, Karadeniz'de direniş hiçbir zaman yok olmadı. Altın madenciliği, ekolojik yıkımın son örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda, Karadeniz genelini kapsayan ortak bir toplantı ya da çalıştay düzenlemenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra, ırkçılık ve milliyetçilik politikalarına karşı daha güçlü bir mücadele yürütmek zorundayız. Karadeniz halkına, çayın ve fındığın yok oluşunun, tarımın bitişinin sorumlularını açıkça anlatmalıyız. Onurlu ve demokratik bir barış sürecine en çok ihtiyaç duyan bölgelerden biri Karadeniz'dir. Bu coğrafyanın zengin devrimci mirasını, geleceğin sosyalist mücadelesine taşımak bizlerin sorumluluğudur" ifadelerini kullandı.