3 Ekim 2024 Perşembe

DİAYDER'li meleler: Engizisyon mahkemelerinde yargılanıyoruz

DİAYDER'li meleler hakkında açılan dava öncesi Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Dernek üyesi mele Yusuf İnal hak ve adaletten yana oldukları için engizisyon mahkemelerinde yargılandıklarını söyledi.

İstanbul'da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) Başkanı Ekrem Baran ile 8'i tutuklu 23 mele hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün Çağlayan'da bulanan İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Duruşma öncesi DİAYDER üyeleri ve aileleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Örgütü'nün yanı sıra birçok siyasi parti ve kitle örgütü temsilcisi adliyenin C kapısında bir araya gelerek açıklama yaptı.

DİAYDER üyesi mele Yusuf İnal, adalet, barış, kardeşlik istedikleri için yargılandıklarını söyledi, "Siyasal İslamı değil, gerçek İslamı anlattığımız için 30'dan fazla arkadaşımız yargılanıyor. Engizisyon mahkemelerinde yargılanıyoruz. Ne derse desinler bu gerçektir" dedi.

İLLEGAL TEK SOMUT DELİL YOK
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da, yargılamanın haksız ve hukuksuz olduğunu belirtti. Legal faaliyetlerin illegal gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Gergerlioğlu, tutuklanan melelerin serbest bırakılmasını ve beraat ettirilmelerini istedi.

'GÜLÜNÇ BİR İDDİANAME'
Gülünç bir iddianame hazırlandığını kaydeden Gergerlioğlu, "Bir dernek üyesinin belediyeye girmesinin neresi yasadışı olabilir. Bir dernek üyesinin aldığı maaşın yarısını derneğine bağışlamanın neresi illegal olabilir. Son derece gülünç bir iddianame. Mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesi gerekiyor" dedi.

CEZALANDIRMA YÖNTEMİ
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Halklar ve İnançlar Komisyonu ve Alevi Masası olarak davayı takip ettiklerini ve melelerin yanında olduklarını söyledi. Kenanoğlu, "Bu operasyonun arka planını, amacını biliyoruz. DİAYDER'de çalışan insanların kendi anadillerinde ibadet etmeleri, kendi anadilleri ile inancını ortaya koyan, inancını samimiyetle yaşayan insanları yargılıyorlar. Bu Emevi İslamını reddeden, kendi yarattığı dini reddeden, samimiyetle kendi inancını anadilde ortaya koymaya çalışan insanları cezalandırma yöntemidir, yeni bir yöntem değildir. Uzunca bir dönem uygulanan bir yöntem. Aynı saiklerle bu iktidar da bunu uyguluyor. Bunu asla kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

HUKUKA AYKIRI DELİLLER
Dosya avukatlarından Serhat Çakmak da, din insanlarının hukuk mücadelesinde yanlarında olduklarını belirterek, 2007 yılında başlayan soruşturmanın 2020 yılında iddianameye dönüştürüldüğünü söyledi. Dosyada teknik olarak hukuka aykırı deliller olduğunu kaydeden Çakmak, 20 sene önce dile getirilen bir gizli tanık beyanının bu dosyada iddia haline getirilmesini kabul etmediklerini söyledi.