3 Ekim 2024 Perşembe

Öğretmenlerin okullardaki temizlik sorununa ilişkin mücadelesi sürüyor

Okullardaki hijyen sorunun derhal çözülmesi için öğretmen sendikaları topladıkları imzaları İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne teslim etti. 

Okullardaki hijyen sorunları bir aydır çözülmedi. Temizlik işçilerine verilen ücretlerin asgari ücrete yükseltilmesine rağmen hâlâ yeteri kadar görevlendirme yapılmadığı için pek çok okulda sorunlar devam ediyor. İstanbul'da Eğitim Sen şubeleri velilerden, öğretmenlerden ve temizlik işçilerinden topladıkları imzaları 2 Ekim'de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne teslim etti.

Öğretmenler, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı yapılan eylemin ardından yaptıkları açıklamayla imzaları teslim etti. Yapılan açıklamada Milli Eğitim'in 30 bin yeni personel alınacağını duyurmasını da yetersiz bulduklarını dile getiren öğretmenler, "120 bin okul var, Bakanlık 30 bin personel alımını müjde olarak duyuruyor" dedi.

Öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı'nı temizlik sorununun çözümünü Okul Aile Birlikleri üzerinden velilerin sırtına yıkmaya çalışmakla eleştirdi. Öğretmenler yaptıkları eylemde kanun teklifine neden itiraz ettiklerini ve kanun teklifinin nasıl hazırlanması gerektiğini açıkladı.

Öğretmenlerin itirazları şöyle:
🔹"Meslek kanunu tanımı yanıltıcıdır: Bu kanun teklifi, öğretmenlik mesleğini tanımlamıyor; bir meslek kanunu niteliği taşımıyor. Öğretmenliğin temel özellikleri, görev ve sorumluluklar, mesleki haklar, sosyal haklar, örgütlenme özgürlükleri gibi konular hiçbir şekilde kapsamda yer almıyor.
🔹Anayasa Mahkemesi kararları göz ardı edilmiştir: Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümler yeniden düzenlenmeden teklifte yer alıyor. Özellikle aday öğretmenlik süreci, bu sefer hazırlık eğitimi adı altında güvencesiz bir hale getirilmiştir.
🔹Unvan ayrımı kabul edilemez: Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları, görevde herhangi bir yetki farklılaştırması olmadan korunmuştur. Meslek kıdemi esas alınarak yapılan ücret düzenlemesi, tüm öğretmenlere unvan şartı aranmaksızın verilmelidir.
🔹Eğitim fakülteleri suçlanıyor: Kanun teklifine göre Millî Eğitim Bakanlığı başarılı, eğitim fakülteleri ise başarısız olarak gösterilmektedir. Bu gerçek dışı bir iddiadır ve öğretmen yetiştiren kurumların itibarını zedelemektedir.
🔹Öğretmenlik mesleğini güçlendirmiyor, aksine zayıflatıyor: Kanun teklifi, öğretmenleri otoriteye uygun şekilde seçmeyi amaçlamaktadır. Bu anlayış, öğretmenleri güçlendirmeyi değil, tam tersine zayıflatmayı hedeflemektedir.
🔹Mesleki güvence yok, güvencesiz istihdam var: Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimleri bu kanun teklifiyle daha da yaygınlaştırılmakta, hazırlık eğitimi adı altında yeni bir güvencesizlik basamağı eklenmektedir.
🔹Öğretmen yetiştirme sistemi değiştiriliyor: Kanun teklifi, öğretmen yetiştirme sürecinde ciddi bir değişimi içeriyor. Öğretmenlik lisans eğitimi üzerine kısa süreli bir eğitimle mesleği kazanma öngörülüyor, bu da öğretmenliğin niteliğini düşürecektir.
🔹Öğretmenlerin hakları görmezden gelinmiştir: Bu kanun teklifinde öğretmenin hakları yoktur. Görev ve sorumluluklar detaylandırılırken, öğretmenin sosyal hakları, kürsü dokunulmazlığı, dinlenme ve tatil hakları gibi konular yok sayılmıştır.
🔹Milli Eğitim Akademesi'ni kabul etmiyoruz: Öğretmenlik, öğretmen yetiştiren kurumlarda edinilen beceri ve bilgiye dayalı bir uzmanlık mesleğidir. Öğretmenlik mesleğini, sadece MEB'in belirleyeceği hazırlık eğitimine dayandıran bu anlayışı reddediyoruz.

"Bu gerekçelerle bizler eğitim alanında örgütlü sendikalar olarak, yeniden TBMM gündemine getirilecek olan kanun teklifine itiraz ediyoruz. Unvanlarda ayrıştırmayı kabul etmiyoruz! Kıdem yılına göre tüm öğretmenlere ödemeler yapılmalı, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Milli Eğitim Akademesi'ni kabul etmiyoruz! Öğretmenlik diploması esastır, başka bir yapıya ihtiyaç yoktur. ÇEDES gibi protokollerle öğretmenlik mesleği dışında bizlere dayatılan görevleri kabul etmiyoruz! Öğretmenler kanunda belirtilen asli görevlerini yapmalı, kanunlarda açıkça yazdığı gibi okullarda öğretmenler dışında hiç kimse eğitim öğretim hizmeti vermemelidir. Disiplin hükümleriyle baskılanmak istemiyoruz! Haklarımızı kısıtlayan ve bizleri keyfi ceza uygulamalarıyla baş başa bırakacak olan her türlü düzenlemeye karşıyız. Özel sektör öğretmenlerinin ücretleri güvence altına alınmalıdır! Taban maaş yasasıyla, kamu-özel farkı ortadan kaldırılmalıdır. Güvencesiz istihdamı reddediyoruz! Ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır. Meslek Kanununda haklarımız ve taleplerimiz olmalıdır! Bu teklif, sadece görev ve sorumluluklardan bahsederken, öğretmenin haklarını ve taleplerini görmezden geliyor."

NE OLMUŞTU?
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 28. dönem 3. yasama yılı 1 Ekim'de başladı. İki aylık aranın ardından milletvekilleri, yeni yasama yılının ilk mesaisini 2 Ekim'de yaptı. İlk mesai, Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi üzerine olacak. Eğitim iş koluna bağlı birçok sendikanın karşı çıktığı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin bir önceki yasama yılında 22 maddesi kabul edilmişti. Toplamda 39 maddeden oluşan kanun teklifi, bugün kaldığı yerden görüşülecek. TBMM Genel Kurulu, kaldığı yerden teklifi görüşmeye devam ederken eğitim emekçileri de kaldığı yerden mücadelesine devam ediyor. Bu teklifin tamamı Meclis Genel Kurulu'nda geçtiği takdirde, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından Milli Eğitim Akademisi kurulacak. Eğitim emekçileri, Milli Eğitim Akademisi'nin kurulmasını sert bir şekilde eleştiriyor, çünkü eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin doğrudan göreve başlaması engelleniyor. Eğitim fakültesinden mezun olmuş öğretmenler, Milli Eğitim Akademisi'nde 2 yıl eğitim alacak, bu 2 yılın ardından kurulan komisyonun başarılı bulduğu öğretmenler göreve başlayacak. Bu hazırlık eğitimi sırasında öğretmenlere ödenecek tutar ise 23 bin 310 TL olacak. Bir öğretmenin 23 bin TL ile geçinmesi bekleniyor. Bunun dışında, Millî Eğitim Bakanlığı hali hazırda "ücretli, sözleşmeli ve kadrolu" olarak ayrıştırdığı öğretmenleri bu kez de "öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen" olarak ayrıştıracak.