3 Ekim 2024 Perşembe

Kuday binlerin omuzlarında uğurlandı

Binlerin omuzlarında son yolculuğuna uğurlanan hapishanede katledilen Abdülkadir Kuday'ın mezarı başında mücadelesinin süreceğine dair söz verildi. Cenaze töreninde hapishanelerden tabutlar çıkmasın diye hasta tutsakların sesini yükseltme çağrısı yapıldı. 

Hapishanede katledilen ağır hasta tutsak Abdülkadir Kuday, yüzlerin katılımıyla toprağa verildi. Metris R Tipi Kapalı Hapishanesinde tutulan ve yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmemesi sonucu hayatını kaybeden ağır hasta tutsak Kuday'ın cenazesi İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) kardeşi Salih Kuday ve oğlu Diyar Kuday tarafından teslim alındı. ATK önünde Kuday ailesi basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) Eş Başkanları Dilek Sönmez Demir ve Mehmet Şafii Erol, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il ve ilçe temsilcileri, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) temsilcileri katıldı.

'TECRİT SÜRDÜKÇE TABUTLAR ÇIKMAYA DEVAM EDECEK'
Kuday'ın kardeşi Salih Kuday, abisinin tabutunun hapishaneden çıkmamasını ve son zamanlarını ailesiyle birlikte geçirmesini ümit ettiklerini belirterek, "Çıkan tabut işkenceci bir düşmanlığın göstergesidir. Bunların hepsi tecritle bağlantılıdır. Bugün cezaevlerinde tecrit var. Bütün toplumun üzerinde tecrit var. Örnek vermem gerekirse on dakika önce basın açıklamamızı engellemeye çalıştılar. Bu bir tecrittir. Bu tecridin kırılması gerekiyor. Bu tecrit kırılmadıkça bu tabutlar cezaevinden çıkmaya devam edecek" dedi. Kardeşinin ağır hasta olduğunu vurgulayan Kuday, yapılanları kınayarak şunları dile getirdi: "Ailesi olarak tek beklentimiz hayatını kaybetmeden önce bizimle biraz zaman geçirsin ve çocuklarıyla ailesinin yanında vefat etsin diyorduk. Bunu bize çok gördüler. Düşmanımızı iyi tanıyoruz. Ne ölümle ne sürgünlerle ne de cezaevlerinde bu halk asla diz çökmemiş, hiçbir zaman baş eğmemiş yine de eğmeyecektir. Bugüne kadar bunca yıldır avukatlarımız ve sivil toplum örgütlerimizin verdiği emeklere ailem adına teşekkür ederim. Buradan çağrımız iktidaradır; cezaevlerinden daha fazla tabut çıkmadan barış elini havada bırakmayın. Çok iyi biliyoruz ki tecritte ısrar ederek, düşmanlıkta ısrar ederek iktidarlarını kan ve düşmanlıkla sürdürüyorlar. Bütün bu yapılanları kınıyoruz" dedi.

'HASTA MAHPUSLARA YÖNELİK BU TAVIR POLİTİKTİR VE SORUMLULUĞU SİYASAL İKTİDARDADIR'
ÖHD'li Avukat Berivan Bekçi, Abdulkadir Kuday'ın çok ağır hastalıklarının bulunduğunu belirtti. Bekçi, Kuday'a yapılan hak ihlallerini anımsatarak hesabını soracaklarını vurguladı. Bekçi, "Abdulkadir Kuday, hakkında 1 Aralık 2021 tarihinde ölümcül kas ve sinir hastalığı olan ALS teşhisi konulmuştu. Bu süreçte durumu ağırlaşan mahpus için yapılan birçok girişim ve başvuru sonuçsuz bırakılmıştı. Devletin tüm aygıtları Abdulkadir Kuday'ın durumuna karşı sessiz kalmış, hukuka ve tıp etiğine aykırı kararlar vermiştir. Ağır hasta mahpuslara yönelik bu tavır politiktir ve sorumluluğu siyasal iktidardadır. Abdulkadir Kuday da siyasal iktidarın Kürt siyasi mahpuslara yönelik politikası sonucu katledilmiştir. Bilinmelidir ki bu sorumsuzluğu yapanlar elbette bir gün kanunlar önünde hesabını verecektir. Sosyal devlet, ölümü değil, kutsal olan insan yaşamını savunmalıdır. Uzun süredir Türkiye'de hapsedilme; adaleti ve güvenliği sağlama amacının dışına çıkarak özellikle siyasi mahpusların yaşamlarını kaybetmeye varacak ihlaller yaşamasına sebep olan bir pratik haline gelmiştir. Halen ülkenin birçok hapishanesinde binleri aşan sayıda kronik, ağır hastalığı olan mahpuslar bulunmaktadır. Bizler bu pratiğe alışmıyor ve tüm hasta mahpusların yaşam hakkı ihlallerinin hesabını hukuk önünde soracağımızı bir kez daha tekrar ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

YÜZLERCE KİŞİ CENAZEYİ KARŞILADI
Kuday'ın cenazesi gece Mardin'e getirildi. Mardin Havalimanı'nda yüzlerce kişi tarafından karşılanan cenaze buradan "Şehid namirin" sloganı eşliğinde konvoyla Kızıltepe ilçesine bağlı Cumhuriyet mahallesindeki aile evine getirildi. Burada ağıtlar eşliğinde karşılanan Kuday'dan ailesi ve yakınları helallik aldıktan sonra yeniden cenaze aracına konularak, ilçeye bağlı Tell Şîrez kırsal mahallesine götürüldü.

BİNLERİN OMUZLARINDA YOLCULANDI
Dini vecibeleri yerine getirilmesinin ardından Kuday'ın cenazesi binlerce kişi tarafından omuzlanarak, "Şehîd namirin" ve "Bijî berxwedana zindana" sloganları eşliğinde defnedileceği yere getirildi. Vasiyeti üzerine 2015 yılında DAİŞ'e karşı Kobanê'de savaşırken hayatını kaybeden oğlu Seyid Rıza Kuday ve yeğeni Alişer Kuday'ın mezarlarının yanına kazılan yerde defnedilen Kuday için dualar okundu.

'CEZAEVLERİNDEN ARTIK CENAZELERİN ÇIKMASINI İSTEMİYORUZ'
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) adına Gurbet Tekin söz aldı. Aileye ve Kürt halkına başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Tekin, "Cezaevlerinde çocuklarımız ve yoldaşlarımız üzerinde öldürmeye kadar yürütülen bu politikaları lanetliyoruz. Bunu kınıyoruz. Cezaevlerinden artık cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Şehit Abdulkadir Kuday şahsında Kûrdîstan özgürlük mücadelesinde şehit düşenleri anıyor, önlerinde saygı ile eğiliyoruz" dedi.

Kuday şahsında özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu.

TANHAN: KÜRT DÜŞMANLIĞI SONUCU KATLETTİLER
Saygı duruşunun ardından ilk olarak DEM Parti Mardin milletvekili Kamuran Tanhan söz alarak, yüzyıldır Kürtler üzerinde sürdürülen zulmün sonucunun Abdulkadir Kuday'ın katledilmesi olduğunu kaydederek, Kuday'ın 2014 yılında tutuklanmasının ardından cezaevinde maruz kaldığı hukuksuzlukları anlattı. Kuday'ın cezaevine konulmasının ve sürgün edilmesinin yeterli görülmediğini ve Kürt düşmanlığı ile yaklaşılmaya devam edildiğini kaydeden Tanhan, "Türkiye metropollerindeki cezaevlerine götürerek, ailesinden uzaklaştırdılar. Cezaevinde rahatsızlığına rağmen tedavi etmediler, zamanında hastaneye götürmediler. Hastaneye götürdüler bu defa da yanlış teşhis koydular. Biz biliyoruz aslında bu yanlış teşhis koyma değildi. Bu Kürt düşmanlığıydı. Çünkü o bir Kürttü. Resmi bir şekilde arkadaşımızı katletmek istediler, bu nedenle zulümlerine devam ettiler. Bu da yetmedi, 40 kiloya düşmesinin ardından hastaneye götürdüler ve eziyet ettiler, işkence ettiler" ifadelerini kullandı.

'MİRASINA SAHİP ÇIKACAĞIZ'
Kuday'ın hastaneye götürülmesinin ardından gönderdiği mesajında kendisine hastanede işkence edildiğini ve bir damla su verilmediğini aktardığını kaydeden Tanhan, "Bu düşmanlık Kürt halkının kaderi değil. Bizim kaderimiz değil. Bizler bu düşmanlığı da hiçbir zaman kabul etmiyoruz. Bu yaşananları da unutmayacağız. Abdulkadir arkadaşın mezarı başında söz veriyoruz; onun kaldırdığı bayrağı yükselteceğiz. Biz her zaman mazlum halkların yanında olacağız, babalarımız, nenelerimiz, dedelerimiz ne yaptı ise biz de onların arkasından gideceğiz. Amacımıza ulaşana kadar biz bu yolu bırakmayacağız. Biliyoruz bu son şehidimiz değil ama umudumuz son olmasıdır. Bu nedenle diyoruz ki, yattığın yerde rahat oyu. Yoldaşların, kardeşlerin, arkadaşların, ailen hepsi bugün senin yanında. Söz veriyoruz ki; senin mirasına sahip çıkacağız. Bugün yas günü değil, bunu iyi bilsin herkes. Bugün iktidarın yaptığı Kürt düşmanlığının göstergesi olan bir gündür" dedi.

KUDAY: TECRİDİN SONUCUDUR
Ardından söz alan Kuday'ın ağabeyi Salih Kuday da, "Hem kardeşim hem de yoldaşımdı. Belki ikinci defa söz veriyor olacağım. Onun gittiği yol, onun direnişi, onun duruşunu sahipleneceğiz. Onursuzluğu kabul etmedi. Ölüm döşeğindeydi ama yine de 'ne kadar zulüm, ne kadar tecrit ne kadar düşmanlık büyük olursa bizim direnişimiz de o kadar büyük olacak' diyordu. Onun bu sözleri bize yol gösterici olacak. Onun sözlerine sahip çıkacak, yolunun takipçisi olacağız. Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan, 43 aydır ne aile, ne avukat ne de başkası ile görüştürülmüyor. Bugün tecridin sonuçlarından biri de kardeşimdir, yoldaşımızdır. İnanıyorum ki; tecrit olmasaydı belki bugün bu mezarın başında olmayacaktık. Tecrit sadece cezaevlerinde değil, bütün toplumun üzerinde uygulanıyor. Bütün ulusların bütün inançların üzerindedir. Bazıları ulus istiyor bazıları inançlarını istiyor. Bizler her rengi, her inancı, her ulusu kabul ediyor. Herkese teşekkür ediyorum. Usul olarak hakkınızı helal edin denilir ama ben diyorum ki, o bizlere hakkını helal etsin. Çünkü biz onların taleplerine cevap olamadık. Ben buradan özeleştirimi veriyorum. Sadece ona değil, arkadaşlarına, Başkanına cevap olamadık. Bugün cevap olamamamızın sonucunda da onun mezarı başındayız" ifadelerini kullandı.

Kuday'ın konuşmasının ardından kitle "Şehîd namirin" ve "Bijî berxwedana zindana" sloganları eşliğinde taziye evine geçti.