3 Ekim 2024 Perşembe

Suruç katliamı davasında ESP ve SGDF'nin müdahillik talebi kabul edildi

Suruç katliamı davasının firari sanıkları Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali hakkındaki davaya Urfa 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Urfa Adliyesi'ndeki duruşmada, ESP ve SGDF'nin yanı sıra katliam sırasında orada bulunan çok sayıda kişi müdahillik talebinde bulundu.

Suruç katliamı davası Yakup Şahin'e ceza vererek kapatmaya çalışılırken, sosyalistler, aileler ve yaralılar katliamın gerçek sorumluları cezalandırılana kadar adalet mücadelesini sürdürmekte kararlı.

Katliamın sorumlularından firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali hakkındaki dava bugün Urfa 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.

Urfa Adliyesi'ndeki duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ayşe Sürücü, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) MYK üyesi Satiye Ok ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Okan Danacı, aileler, yaralılar ve avukatlar katıldı.

POLİSLER DURUŞMA SALONUNDAN ÇIKARILDI
Duruşma salonunda çevik kuvvet polislerinin bulunmasına tepki gösteren avukatlar, polislerin varlığının adil yargılama hakkının ihlali anlamına geldiğini vurgulayarak salondan çıkarılmasını istedi. Avukatlar ve ailelerin talebi çevik kuvvet polisleri salondan çıkarıldı.

MÜDAHİLLİK TALEPLERİ
Davanın kapatılamayacağına işaret eden ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, katliamda üyelerinin yaşamını yitirdiğine işaret ederek müdahillik talebinde bulundu. SGDF Eşbaşkanı Okan Danacı da, kampanyayı SGDF'nin düzenlediğini, katliam saldırısında çok yasıda üyelerinin yaşamını yitirdiği, yaralandığını hatırlatarak müdahillik talebinde bulundu.

Soner Çiçek saldırı anında fiziki yara almadığını ancak orada olduğunu söyledi, SKM MYK üyesi Satiye Ok da katliam saldırısında kardeşi Uğur Ok'un yaralandığını belirtti. Çiçek ve Ok müdahillik taleplerini dile getirdi.

TAŞKIRAN: KATLİAM SALDIRILARI ORGANİZE
ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, Kobanê inşa kampanyasının IŞİD'e karşı mücadele eden halklara destek olmak için yapıldığını söyledi. Onlarca insanın Kobanê halkıyla dayanışmak için gitmek istediğini büyük bir katliam saldırısı yaşandığını hatırlatan Taşkıran, "Ankara, Amed, Antep ve İstanbul'daki katliamlarda da gördük ki bu süreç çok organize. Bu katliamların yapılacağına dair bildirimler yapılmışken önlem alınmadı. Bunlar devlet nezdinde biliniyordu. Katliamdan sonra da görmezden gelme durumu var. Ankara'da yakalanan IŞİD'li serbest bırakıldı. Yani devlet gerekeni yapmak yerine yapmamayı tercih ediyor. Bizde aileler ve arkadaşları olarak adalet mücadelesi yürütüyoruz" diye konuştu.

ÇİÇEK: DURUŞMALARA GETİRİLMEDİM
Müdahillik talebinde bulunan Suruç katliamı tanıklarından Soner Çiçek de dava süresince tutsak olduğunu, talep etmesine rağmen duruşmalara getirilmediğini söyledi. Kültür merkezine giderken birçok noktada arama yapıldığını ancak katilinin elini kolunu sallayarak Amara Kültür Merkezi'ne gelip katliam saldırısı gerçekleştirdiğini hatırlatan Çiçek, "Yaralı arkadaşlarımızı hastaneye kaldırırken polis yolu kapattı. Biber gazı sıktı. Yol kapatıldığı için bazı arkadaşlarımız geç müdahaleden yaşamını yitirdi. Ben 7-8 sefer hastaneye yaralı taşıdım buna yakından tanığım. Orada yakalanan şahsı bende gördüm. Yakalanan şahsın çantasından birçok materyal çıktı. Polise teslim edilen şahıs serbest bırakıldı. Bu büyük bir katliam. Bu katliam bir kişinin üstüne yıkıldı" diyerek tepkisini dile getirdi.

DANACI: ADALET İSTEYENLER YARGILANDI

SGDF Eşbaşkanı Okan Danacı, önceki dava sürecinde de müdahillik talebinde bulunduklarını ancak reddedildiğini hatırlattı. Kobanê inşa kampanyasını SGD'nin düzenlediğini hatırlatan Danacı, "33 arkadaşımızı kaybettik onlarca kişi yaralandı. Adalet isteyenler yargılandı. Yaralı ve tanık SGD üyeleri yargılandı. Bu nedenle davaya müdahil olmak istiyoruz" diye konuştu.

22 Ekim tarihinde görülen karar duruşmasının talimatla çalışan mahkemeler gerçeğinin değişmediğini gösterdiğini kaydeden Danacı, "Bizim mahkemeden beklentimiz yok, mahkemelere çağrımız var. Bu coğrafyada birçok katliam gerçekleşti. Oluş biçimlerine bakarsak aynı yöntemleri görüyoruz. Hedefleri ise ezilenler ve genç emekçilerdir" diye konuştu. "Davutoğlu'nun yargılanması için Erdoğan'ın hedefleştirmesi mi bekleniyor" sorusunu yönelten Danacı, "Diğer heyet verdiği kararın ağırlığını taşıyamadığı için mi çekildi" diye belirtti.

OK: ADALET ARAYIŞÇILARI ADLİYE ÖNLERİNİ MESKEN TUTMUŞ
SKM MYK üyesi Satiye Ok da, Suruç yaralıları, aileler ve sosyalistler olarak 6 yıldır adalet mücadelesi verdiklerini söyledi. Bugüne kadar gerçek bir yargılama göremediklerini vurgulayan Ok, "Sadece biz değil Türkiye'nin birçok yerinde adalet aranıyor. Adalet arayışçıları adliye önlerini mesken tutmuş durumda" sözleriyle Gülistan Doku'nun ailesi ve Şenyaşar ailesinin adalet mücadelesine işaret etti.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "konuşursam yer yerinden oynar" sözlerini hatırlatan Ok, "Biz biliyoruz ki onun kast ettiği dönem Amed ve Suruç ile başlayan sürecin kendisidir. Davutoğlu'nun dinlenmesini istedik, ancak kabul edilmedi" diye belirtti. Ok, Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi talebini yineledi.

ÖZKAN: ADALET BİZE DE SİZE DE LAZIM
Suruç katliamında yaşamını yitiren Uğur Özkan'ın babası Mehmet Özkan da, katliamın yaşandığı tarihten bu yana adalet mücadelesi yürüttüklerini hatırlattı, "6 yıldır nokta kadar ilerleme olmadı. Bu heyette umarım daha adil yargılanacak. Heyette 2 kadın var anneleri daha iyi anlayacaklardır. 
Bizim içimiz yanıyor" diye konuştu.

Abdullah Ömer Arslan'ın suçüstü yakalanmasına rağmen işlem yapılmadan serbest bırakıldığını hatırlatan Özkan, "Biz bu kişiden davacıyız. Bulamadığınızı söylüyorsunuz ama isteseniz bulursunuz" diye konuştu.

İlhami Bali'nin evine gidip geldiğini, hakkında arama kararı çıkarılmadığını kaydeden Özkan, "Devlet isterse iğne deliğinde olsa çıkarır. Bu davanın bir kişinin üstüne yıkılması adil değildir. 
Ahmet Davutoğlu'nu her mahkemede dile getirdik. Gelmiyorsa yazılı bir ifade göndersin. Vatandaş olarak buna hakkımız yok mudur" diye sordu. Özkan, "Biz adalet istiyoruz, adalet bize de size de lazım" dedi.

YILDIZ: 21 CELSE BİR ARPA BOYU YOL ALINMADI
Suruç katliamında yaşamını yitiren Cemil Yıldız'ın eşi Sultan Yıldız da, 21 celse süren Suruç katliamı davasında bir arpa boyu yol alınmadığını hatırlattı. Kamera görüntülerinin kayıp olduğunu, katillerin aranmadığını, katliam saldırısının ardından yaralılar ve onları hastaneye götürmeye çalışanların üzerine gaz bombası atıldığı, yolların kapatıldığını belirten Yıldız, "Adalet mücadelemiz 6 yıldır sürüyor. Bizim söyleyeceğimiz çok şeyimiz var. Ömer Aslan katili oraya getirdi. Getirdiği motoru polise sattı. Bizim çocuklarımıza 'terörist' diyorlar. Katiller ortada geziyor" diye konuştu.

AYDIN: YARALI OĞLUM POLİSİN GAZ ATMASI NEDENİYLE YAŞAMINI YİTİRDİ
Suruç'ta katledilen Çağdaş Aydın'ın babası, Suruç yaralısı Feti Aydın da heyetin 'husumet' gerekçesiyle çekilmesine tepki gösterdi, "Bizim heyetlerle husumetimiz olamaz. Biz buraya adalet aramak için geliyoruz. Biz oraya izinli olarak gittik. Kimliklerimizi topladılar, ekipler haline geçişimize izin vereceklerini söylediler" sözleriyle Kobanê'ye gidişlerinin yasadışı gösterilmek istenmesine tepki gösterdi.

Kobanê'ye gidişin insani bir görev olduğunu vurgulayan Aydın, katliam saldırısının ardından yaralıların üstüne gaz sıkıldığını ve oğlunun bu nedenle öldüğünü belirterek, sorumlunun polis olduğuna işaret etti.

Kendisinin de vücudundaki şarapnel parçalarıyla yaşamını sürdürdüğünü belirten Aydın, katliam saldırısının ardından yaralıların hastaneye götürülmesini engelleyen ve üzerlerine gaz sıkan polislerin de yargılanmasını istedi.

22 Ekim tarihinde görülen 21'inci celse Suruç davasında Yakup Şahin'e ceza verilerek dosyanın kapatılmak istenmesine tepki gösteren Aydın, Yakup Şahin'in duruşma salonuna getirilmediğini, sorgusunun yapılmadığını hatırlattı. Aydın, "Biz bu halde geliyorsak, sanıklarda gelip hesap vermelidir" diye konuştu.

Polisin katliamda oynadığı role işaret eden Aydın, "Polis Abdullah Ömer Arslan'ın sakalını tıraş edip bıraktı. Onu hangi polisler sorguladı ve serbest bıraktı. Bunlar bellidir" dedi. Aydın, Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi talebini de dile getirdi, "Biz her koşulda davanın takipçisi olacağız" diyerek, Suruç için adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

ŞEKER: KOBANÊ'YE GİDECEKLER SGD SAYESİNDE BULUŞTU
Katliamda babası İsmet Şeker'i kaybeden Dilek Şeker de, Suruç Emniyet Müdürlüğü'nden şikayetçi olduğunu söyledi. Katliamı gerçekleştirecek kişinin resmi Suruç Emniyet Müdürü'ne ulaştığını, Kobanê'ye geçeceklerin bilinçli olarak saat 12.00'e kadar bekletildiklerini söyleyen Şeker, "İçişleri Bakanlığı'ndan emniyet müdürlerine, çevik kuvvete kadar herkes suçlu" dedi. Kobanê'ye gideceklerin SGD'nin sayesinde buluştuklarını kaydeden Şeker, adalet mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.

AVUKATLAR SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİNİ İSTEDİ
Avukat Sevda Çelik Özbingöl, 6 yıldır dosyada hiçbir ilerleme olmadığını ve gerekli araştırılma yapılmadığını söyledi, mahkemenin araştırması gereken hususları araştırması, toplanmayan delilleri toplaması ve yargılamanın genişletilmesini istedi.

Avukat Ruken Gülağacı da Suruç katliamı davasından çekilen heyetle aralarında bir husumet olmadığını belirtti, "Aramızda bir husumet değil bakış açısı farkı vardır. Bu davanın bir katliam davası olduğu unutulmamalıdır. Suruç katliamında etkin soruşturma yürütülseydi, Ankara Gar katliamı olmazdı" dedi.

Avukat Serdil İzol, dosyanın aydınlatılabilmesi için Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Firari sanık İlhami Bali'nin eşinin IŞİD terör örgütüne üye olma suçundan yargılandığını hatırlatan İzol, bu dosyanın getirilmesi talebinde bulundu.

Avukat Erkan Sabri Ünüvar katliamı gerçekleştiren sanıkların yoğunlukla IŞİD'in Antep hücresiyle ilişkili olduğuna işaret etti, dosyada Antep hücresiyle ilgili hiçbir araştırma olmamasına tepki gösterdi.

Avukat Sezin Uçar, ESP ve SGDF'nin bu katliamın doğrudan muhatabı olduğunu vurgulayarak, davaya katılımlarının önemine dikkat çekti. Av. Doğukan Taşdan da maddi gerçekliğin tespit edilmesinin, yaşanabilecek başka katliamların önüne geçeceğini belirterek, "Hukuk istikrarı açısından da kovuşturmanın genişletilmesi oldukça önemlidir" dedi.

Antep ve Urfa Baroları da duruşmaya katılma talebinde bulundu.

MAHKEME HEYETİ ESP VE SGDF'NİN MÜDAHİLLİK TALEPLERİNİ KABUL ETTİ
Mahkeme heyeti, SGDF Eşbaşkanı Okan Danacı, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran ve SKM MYK üyesi Satiye Ok'un müdahillik taleplerini kabul ederken, Urfa ve Antep Barolarının müdahillik taleplerini bir sonraki celse değerlendirileceğini belirtti. Heyet, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun tanık olanak dinlenilmesi yönündeki talebi de gelecek celse değerlendirme kararı aldı.

Heyet, Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali hakkındaki yakalama emirlerinin akıbetlerinin sorulmasına, her iki sanık hakkında ailelerinin yaşadıkları yer, çalıştıkları işyeri, hastane ve sağlık ocağının tespit edilerek bu adreslere gidilmesi için polise müzekkere yazılması da kararı aldı.

Ayrıca katliamda sorumluluğu bulunduğu İçişleri Bakanlığı tarafından itiraf edilen IŞİD'li Süleyman El Aggal, Ömer Yetek'in bir sonraki duruşmada SEGBİS ile dinlenmesi kararı alan mahkeme heyeti, İlhami Bali'nin eşi Hülya Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin eşi Şengül Büyükçelebi'nin dosyaya tanık olarak eklenmesi yönündeki karar verdi.

Adıyaman ve Antep il emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak Şeyh Abdurrahman Alagöz ile bağlantılı olabilecek Halil İbrahim Yoldaş, Burak Tektaş, Melikşah Hamurcu ile ilgili istihbarat raporları dahil tüm belgelerin yanı sıra İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin telefon ve internet iletişim kayıtların istenmesi yönünde kararlar aldı.

Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 1 Haziran 2022 tarihinde görülmesi kararı aldı.