4 Ekim 2024 Cuma

Çepni: HES'ler 'yenilenebilir enerji' statüsünde değildir

Meclis'te HES'lere ilişkin konuşma yapan HDP İzmir Milletvekili ve Meclis Çevre Komisyonu üyesi Çepni, bilim insanlarının yenilebilir enerjiyi "doğa ve insan yaşamına zarar vermeyen enerji" olarak tariflediğini hatırlattı. Ancak AKP'nin HES projeleriyle asıl amacının rant olduğuna dikkat çeken Çepni, HES'lerin derhal "yenilenibilir enerji" statüsünden çıkarılması gerektiğini kaydetti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili ve Meclis Çevre Komisyonu üyesi Murat Çepni, Meclis'te hidroelektrik santraller (HES) ve ekolojik sonuçları üzerine konuştu.

HES'lerin "yenilenebilir enerji" statüsü içinde olmadığını söyleyen Çepni, "Dolayısıyla böyle olduğu için de HES'lere yatırımların arttırılması ve Türkiye'nin fosil yakıtlardan vazgeçip yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık verdiği gibi bir tablonun ortaya çıkarılıyor" dedi.

'MADALYONUN DİĞER KISMINDA BÜYÜK BİR RANT VAR'
HES'lerin çok fazla tahribat yarattığına dikkat çeken Çepni, "Şimdi HES'ler planlanması, inşaat aşaması ve sonuçları itibariyle yenilenebilir enerji içerisindeler. Termik santrallerle ilgili fosil yakıt yakmamalarından kaynaklı doğaya karbon salınımı gerçekleştirmediklerinden kaynaklı daha çok su ve suyun kullanımı üzerine kurulu bir model olmalarından hareketle de yenilenebilir enerji statüsündeler. Oysa, HES'lerin kurulma aşaması yani inşaat aşamasından sonraki süreçlere varıncaya kadar bir dizi problemin ortaya çıktığını görüyoruz. HES'ler özellikle 2010'dan sonra son derece hızlandırıldı. 2010 senesinde kurulu güç 2.764.2 iken 2013'de iki katına çıkıyor yine 2020 yılında 7.912.7 MW çıkıyor. Son 5-6 yılda HES yatırımları son derece  katlanarak artmış durumda. Bu HES'ler aynı zamanda 2010 yılında YEKDEM'in kurulması ile artmış oluyor. YEKDEM Yenilenebilir Enerji Destekleme Mekanizması. Dolaysıyla YEKDEM'e dahil olması hareketle bakıyorsunuz ki YEKDEM'den en çok teşvik alan yatırımlar gene bu HES yatırımları oluyor. Yani YEKDEM şöyle oluyor. Yenilenebilir enerji içerisine HES'leri yerleştiriyorsunuz dolayısıyla HES'lere verdiğiniz yoğun destekle bir taraftan sözüm ona yenilenebilir enerjiyi teşvik ediyorsunuz. Esas olarak madalyonun diğer kısmında ise son derece büyük bir rant sistemi var" ifadelerini kullandı.

'DOĞA VE SU HAYATINI TÜMÜYLE ORTADAN KALDIRIYOR'
Çepni, HES'lerin zararlarını ise şöyle aktardı: "İnşaat aşamasındaki zararları; devasa bir alan tıraşlanıyor. Burası büyük bir inşaata dönüştürülüyor. Dozerler giriyor. Dere yatakları tahrip ediliyor. Sular kesiliyor. Ortaya muazzam bir toz ve hafriyat çıkıyor. İnşaatın kendisinden kaynaklı hem de iletim hatlarının kurulumundan kaynaklı ağaçlar tıraşlanıyor. Yine buralar dinamitleniyor. Suyun kanalları borulara konularak değiştiriliyor. Toz sadece o alanı değil o bölgenin tamamını olumsuz etkiliyor. Ağaçları bitkileri tümüyle kurutuyor. Hafriyat çoğunlukla dere yataklarına bırakıldığı için uzun süre olumsuz kalıcı etkiler oluşturuyor. Hafriyat oradaki doğal hayatı, su hayatını tümüyle ortadan kaldırıyor."

Bilim insanlarının yenilenebilir enerjiyi, "insana ve doğa yaşamına zararsız enerji biçimi" olarak tariflediğini anımsatan Çepni, ancak AKP'nin kar ve rant odaklı projelerinin halktan ve doğadan yana olmadığını kaydetti. Çepni, bu nedenle HES'lerin "yenilenebilir enerji" olmadığını vurguladı.

'AKP ELİNİ KARADENİZ'DEN DERHAL ÇEKMELİDİR'
Türkiye'de doğayı talan eden, yok eden bu projelerin temel gerekçesi olarak da enerji ihtiyacının tarif edildiğinin altını çizen Çepni, şöyle devam etti: "Sonuç olarak, HES'ler 'yenilenebilir enerji' değildir. Bu kategoriden çıkartılmalıdır. AKP rant ve talan uğruna, kar uğruna, şirketlerini palazlandırmak uğruna doğaya açtığı bu savaştan vazgeçmelidir. Hiçbir enerji ihtiyacı insan ve doğanın zararına tarif edilemez. Doğaya zarar veren hiçbir ihtiyaç ihtiyaç olarak tariflenemez. HES'ler yenilenebilir enerji kapsamından geri alınmalıdır. Karadeniz su fakiri Türkiye'nin neredeyse su sahip olan nadide yerlerinde bir tanesi. Burası da yok olmakla karşı karşıya. AKP Karadeniz'den elini çekmelidir. Karadeniz'i milliyetçilikle, ırkçılıkla zehirlerken öbür taraftan doğasını yok etme politikasıyla karşı karşıyayız. AKP Karadeniz'den elini çekmelidir. Özellikle en son İkizdere Vadisi'ndeki maden ve HES projelerinden derhal vazgeçmelidir. Biz hem HDP olarak, hem ekoloji örgütleri olarak bu konudaki muhalefetimizi hem sokakta hem Mecliste sürdürmeye, yürütmeye devam edeceğiz. Ekoloji örgütleriyle birlikte Partimiz HDP Ekoloji Komisyonu önemli  çalışmalar ortaya koyuyor. Tüm doğa ve yaşam alanlarımıza sahip çıkan insanlarımızla birlikte bu yıkım ve talan projelerine dur diyeceğiz ve bunlara izin vermeme konusunda kararlı olduğumuzu buradan bir kez daha ifade ediyoruz."