4 Ekim 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri: Hüseyin Taşkaya dosyasında inkar ve cezasızlığa son verin

Hüseyin Taşkaya'nın gözaltına alınarak kaybedilmesinin üzerinden 27 yıl geçti. Cumartesi Anneleri, 27 yılında bir kez daha iktidara seslendi: "İnkara ve cezasızlığa son verin. Etkin soruşturma ve kovuşturma yaparak Hüseyin Taşkaya'nın akıbetini açıklayın. Failleri yargılayın."

Cumartesi Anneleri, 820. haftalarında gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın akıbetini sordu, sorumluların cezalandırılmasını istedi. 

SULTAN TAŞKAYA: DEVLET FAİLLERİ BİLİYOR
Pandemi nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden yapılan açıklamada ilk olarak Taşkayanın eşi Sultan Taşkaya konuştu. Eşinin 27 yıl önce kardeşinin evinden, aralarında Sedat Bucakın'ın kardeşi Ahmet Bucak'ın da olduğu korucular, asker ve polisler tarafından gözaltına alındığını söyleyen Sultan Taşkaya, bu sırada gözaltına engel olmaya çalışan aile bireylerinin darp ve tehdit edildiğini kaydetti. Tehditler nedeniyle ailenin bir kısımını Siverek'i terk etmek zorunda kaldığını aktaran Sultan Bucak, "27 yıldır Hüseyin'i arıyoruz, çalmadık kapı bırakmadık ama hiç bir ize rastlamadık. Devlet gözaltına aldı, herkes biliyor. Sağ olmadığını biliyoruz, en azından mezarını istiyoruz" dedi. 

"Çocuklarımız büyüdü, torunlarımız oldu. Şimdi onlar devraldı mücadeleyi. Failler belli, ortada geziyorlar. Delvet de biliyor" diyen Sultan Taşkaya, eşinin mezarını bulana kadar ve sorumlular yargılanana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti. 

25 yıl boyunca Galatasaray'da oturduklarını ve tüm kayıp yakınlarıyla büyük bir aile olduklarını da vurgulayan Sultan Taşkaya, "Tek kayıp kalmayana kadar, mücadelemizden de Galatasaray'dan da vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'VAZGEÇMEYECEĞİZ, MÜCADELEMİZ NESİLDEN NESİLE SÜRECEK'
Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya, babası kaybedildikten sonra annesi ile birlikte geldiği Galatasaray Meydanı'nda büyüdü. Şimdi de kayıplar mücadelesini sürdürüyor.

Babası kaybedildiğinde 7 yaşında olduğunu hatırlatan Serpil Taşkaya, ilk olarak Galatasaray'a babaannesiyle birlikte gittiğini anlattı. "Daha sonra annem ve babamı bulacağıma yönelik artan umudumla birlikte ben de bu mücadeleye dahil oldum" diyen Taşkaya, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın talebimizi yıllardır yükseltiyoruz. Tüm kayıplarımızın akıbeti belli olana ve failleri yargılanana kadar bu mücadele nesilden nesile devam edecek. Herkes için adalet arayışımdan, 25 yıl önce çocuk olarak geldiğim, bugün de çocuklarımla sürdürdüğüm kayıplar mücadelemizin mekanı Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Haftanın açıklamasını da Hüseyin Taşkaya'nın Galatasaray'da büyüyen torunu Helin Taşkaya okudu.

Gözaltında kaybedilen insanlar için hakikat ve adalet arayışının 820. haftasında olduklarını söyleyen Taşkaya, "Kaç yıl geçerse geçsin devlet, gözaltında kaybedilen insanlarımızın  akıbetleriyle ilgili, yakınlarına bilgi vermek, bedenlerinin nerede olduğunu tespit etmek ve adaleti sağlamakla yükümlüdür" dedi.

Ancak devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini kaydeden Taşkaya, Hüseyin Taşkaya'nın gözaltında kaybedilişinin 27. yılında bir kez daha iktidarı ve adli makamları göreve çağırdı: "Hüseyin Taşkaya dosyasındaki inkara ve cezasızlığa son verin. Etkin soruşturma ve kovuşturma yaparak Hüseyin Taşkaya'nın akıbetini açıklayın. Onun gözaltında kaybedilmesine neden olanları adil bir biçimde cezalandırın."

Helin Taşkaya, tüm kayıplar için adalet istemekten de, 121 haftadır kayıp yakınlarına yasaklanan, kayıplarla buluşma mekanı Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

NE OLMUŞTU?
42 yaşındaki 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya Siverek'te yaşıyordu. 12 Eylül döneminde beş yıl hapiste kaldı. Hapishaneden çıktıktan sonra inşaat işine girdi. 90'lı yılların başında Siverek'te varlıklı bir müteahhit oldu.

O dönem tamamen Bucak Aşireti'nin hâkimiyetinde olan Siverek'te ağır hak ihlalleri yaşanıyordu. Bu durum devletin Susurluk Raporu'nda  "aşiretin silahlı mensuplarının ‘devlet içinde devlet' görünümünde oldukları"  şeklinde yer aldı.

Çevresinde sözüne itibar edilen Hüseyin Taşkaya, bu ihlalleri eleştirdiği için güvenlik güçlerinin ve Bucak Aşireti'nin hedefindeydi.Adının ölüm listesinde olduğu duyumları gelmeye başlayınca evini İstanbul'a taşıdı.Kendisi de kalan işlerini toparlamak üzere  amcasının evinde kalmaya başladı.

Hüseyin Taşkaya, 6 Aralık 1993 tarihinde Siverek Bağlar Mahallesi'ndeki amcasının evinden askerler, polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular tarafından gözaltına alındı. Gözaltı işlemini gerçekleştiren 30 araçlık konvoya Siverek Jandarma Karakol Komutanı Üsteğmen Ahmet Şentürk komuta ediyordu.

Ailesi Hüseyin Taşkaya'yı sormak için hemen jandarmaya, emniyete, savcılığa ve valiliğe başvurdu. Askeri yetkililer, gözaltı işleminden kısa bir süre sonra Taşkaya'nın polisler tarafından götürüldüğünü söyledi. Emniyet  ise "bizde yok Sedat Bucak'a sorun" dedi.DYP milletvekili, aşiret reisi- korucubaşı  Sedat Bucak da " Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor." dedi.

Oğlundan haber alma umuduyla Siverek Emniyet'ine giden Fatime Taşkaya'ya Emniyette "Bir daha bize gelmeyin. Diğer oğullarınla birlikte burayı terk edin, yoksa onlar da kaybolur" denildi. Urfa Valisi Ziyaeddin Akbulut'la görüşen aile, Hüseyin Taşkaya'nın bulunmasını istedi. Gözaltına alındığı inkar edilen Hüseyin Taşkaya'dan bir daha haber alınamadı.

Olayı soruşturmak, suçu ve suçluyu açığa çıkarmakla görevli Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı, Hüseyin Taşkaya'nın gözaltına alınmasını ailenin soyut iddiası olarak değerlendirdi. Yapılan suç duyursunu soruşturmaya yer olmadığı  kararı ile kapattı.