4 Ekim 2024 Cuma

'Hayvanlar mal olarak değil hissedebilen canlı olarak görülmeli'

Hayvan hakları savunucuları 15 yıldır Hayvanları Koruma Kanununda değişiklik yapılmasını bekliyor. Kendilerine bu süreçte verilen sözler tutulmadığı gibi, hayvana yönelik tecavüz ve şiddet vakaları da artıyor. Çünkü mevcut yasalarda hayvanlar hissedebilen canlılar değil, mal olarak görülüyor. Hayvan hakları savunucusu Avukat Acer, hayvanlara yönelik işlenen suçların Kabahatler Kanunundan çıkarılması gerektiğini söyledi. HAYTAP Ankara Temsilcisi Sayılgan da bir an evvel Hayvanları Koruma Kanun taslağının yasalaşması gerektiğini vurguladı.

Hayvanlara yönelik şiddet ve tecavüz haberleri ne yazık ki günden güne artıyor. 5199 Sayılı Kanuna göre sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp, aşılanıp, alındığı yere bırakılması gerekiyor. Fakat, belediyeler bu görevlerini yerine getirmediği gibi sadece yaşlı ve engelli hayvanların tedavi görmesi ve barındırılması gereken barınaklara sağlıklı hayvanları istif ediyor, hayvanlar kötü koşullarda ömür boyu hapis hayatına mahkum ediliyor.

Hayvan hakları savunucuları, 15 yıldır Hayvanları Koruma Kanununda değişiklik yapılması, vahşi katliamlara, hayvanlara eziyete dönüşen uygulamalara imza atan belediye görevlilerinin ceza alması için mücadele ediyor. Ancak iktidar tüm çağrılara kulak tıkadığı gibi, kanunu çıkarmamak için türlü yöntemlere başvuruyor.

Hayvan hakları savunucusu Avukat Senem Demirel Acer ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan ile 5199 Sayılı Kanunun eksikliklerini, çıkmasını istedikleri Hayvanları Koruma Kanununda neler olması gerektiğini konuştuk.

AV. ACER: KAPALI ALANDA SİGARA İÇME İLE HAYVANA TECAVÜZÜN CEZASI AYNI
Avukat Senem Demirel Acer, hayvanlara yönelik şiddet, tecavüz ve katliamların bu kadar yoğun olmasının nedeninin 5199 sayılı yasada bu suçun karşılığının olmamasından kaynaklandığını belirtti. 5199'da sadece idari para cezası olduğunu, bunun da kapalı alanlarda sigara içmeyle aynı cezaya tekabül ettiğini belirten Acer, "Samsun'da Pamuk köpeğin yaşadığı mesela. Önce komşusu tüfekle vuruyor, hayvanın ayakları parçalanıyor. Sahibi de ayakları parçalandı diye tamamen kestiriyor. Bunlardan biri 600 lira bir diğeri de 900 lira ceza aldı. Bu para cezaları da idari para cezaları. Yani ödemezseniz herhangi bir hapis cezasına çevrilmiyor. Vergi dairesine borç kaydediliyor, yapılandırmayla 36 taksitle ödeyebiliyorsunuz" dedi.

'BELKİ DE HAYVANA TECAVÜZ EDEN BİRİNE ÇOCUĞUMUZU EMANET EDİYORUZ'
Hayvanlara yönelik suç işleyenlerin bu fiilleri sabıkalarına da işlemiyor. Bunun yaratacağı sorunlara dikkat çeken Avukat Acer, "Bu da çok sıkıntılı. Belki de bir hayvan tecavüzcüsüyle aynı masada oturuyoruz, belki çocuğumuzun servis şoförü hayvana tecavüz etmiş ya da katletmiş biri. Sabıkasına işlenmediğinden bilemiyoruz. Bu insanlar da normal bir şekilde hayatlarına devam edip belki de aynı suçu defalarca işliyorlar" ifadelerini kullandı.

'HAYVANLAR MAL DEĞİL HİSSEDEBİLEN CANLILAR OLARAK KABUL EDİLMELİ'
Avukat Acer, yeni yasada olması gerekenin ve ısrarla üzerinde durdukları hususun, bu suçların Kabahatler Kanunundan çıkarılarak Ceza Kanunu kapsamına alınması olduğunun altını çizdi.

Acer, şöyle devam etti: "Hayvanlar mal olarak değil hissedebilen canlılar olarak kabul edilmeli. Şu anda yasada sahipli, sahipsiz hayvan ayrımı var. Sahipli olan mal kapsamına alınıyor. Sahipli diye tanımlanan hayvana zarar verildiğinde sahibi şikayetçi olursa, kişi mala zarardan ceza alıyor. Ama sahibi şikayet etmezse o da olmuyor. Sahipsiz hayvanların zaten hiçbir hükmü yok. Eğer sahipli ise ve hayvana sahibi zarar vermiş ise onda da hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Çünkü şikayet edebilecek kişi hayvanın sahibi, kendi malına zarar vermiş gibi görüldüğünden hiçbir yaptırım olmuyor. Yapılacak düzenlemede talep ettiğimiz, hissedebilen canlılar olarak kabul edilmesi. Cana zarar verdiği için sanığın cezalandırılması. Bu şekilde kabul edilirse sahipli, sahipsiz hayvan ayrımı kalkacak."

'BU SUÇU İŞLEYENLERE CEZAEVİNİN KAPISI AÇILMALI'
Avukat Senem Demirel Acer, savcılığın da herhangi bir şikayet olmaksızın soruşturma yapabilmesi gerektiğini belirtti. Acer, "Bir ihbar yok diyelim ki sosyal medyada gördü, soruşturma açabilmeli. Verilmesi gereken cezalar da yeni yapılan Ceza İnfaz Yasası düzenlemesiyle en az 3 yıl olmalı. Ertelenebilen bir ceza da olmamalı. Bu kişi ceza aldığı zaman hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemeli. Buda önemli. Çünkü, ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde 5 yıl boyunca bu kişi bir daha aynı suçu işlemediği takdirde cezası uygulanmayacak. Eğer yasalardan korkan, aklı başında biriyse 5 yıl bu suçu işlemeyecek ama 5 yıl sonra tekrar işleyecek. Ama ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeyecek sınırdan başlarsa bu kişi bu suçu işlediğinde ilk suçunda sabıkasına yazılacak. Cezaevi kapıları bu kişiye açılacak. Bizim talebimiz bu. Gerçekten insanlar hayvana zarar verdikleri zaman onu bir can olarak görmüyorlar" dedi.

SAYILGAN: 15 YILDIR VERDİKLERİ SÖZÜ TUTMADILAR
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan da 15 yıldır olduğu gibi geçen yıl da kanunun çıkmasına dair söz verildiğini ancak yine tutulmadığını belirtti. 24. Dönem Çevre Komisyonundan çıkan kanun tasarısının yenilenmeyip, araştırma komisyonu kurulmasının endişeye neden olduğunu hatırlatan Sayılgan, "Çünkü Çevre Komisyonunda gereken hazırlık yapılmış kanun hazırlanmış, geriye sadece bir gecede Genel Kurul'da oylanması kalmıştı. Oysaki araştırma komisyonu aynı konuları aylarca görüştü ve Genel Kurul'a tavsiye raporu sundu" diye konuştu.

'BAKANLIKLAR VE BELEDİYELER KANUNUN ÇIKMAMASINI ENGELLİYOR'
Havyan cinayetlerine ve yasanın çıkmamasına büyük bir tepki olduğuna dikkat çeken Sayılgan, yasanın çıkmamasının nedenlerini sıraladı: "Birinci engel bakanlıklar ve belediyeler. Tutucu bir bürokrat zihniyetiyle iş yüklerinin artmasından endişe ediyorlar ve sürekli hükümete bunun baskısını yapıyorlar. Oysaki Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, raporu hazırlarken devletin imkanlarını gözetmişti. Adalet Bakanlığının endişesi, taşrada hayvana tecavüzün geleneksel bir hal almış olması gerekçesiyle hapishanelerde yer olmadığı. Hayvana tecavüz Ceza Kanunu kapsamına girerse adalet sisteminin kilitleneceği. Yine kanunda belediye görevlilerine cezai yaptırım taleplerimiz var. Konya'da yaşananlar bunun son örneği. Belediyeler hayvanları kısırlaştırıp aşılayıp aldığı yere bırakmakla yükümlüyken uyuşturucu iğneyle bayıltıp çöplüklere atıyor, dağlara taşlara atıyor veya zehirliyor."

'KANUN TASLAĞI ARTIK BİR AN ÖNCE YASALAŞMALI'
Pet shoplarda hayvan satışının serbest olmasının yarattığı popülasyona da işaret eden Sayılgan, devletin bireylerin ticari çıkarları yerine doğayı, toplum sağlığını ve hayvanların yaşam hakkını öncelemesi gerektiğini kaydetti. Aynı sorunu yunus parklarında da yaşadıklarını dile getiren Sayılgan, "Milyon dolarlar dönen bu işkencehanelerin kapatılması, yunusların özgürce okyanuslara, yuvalarına dönmesi lazım. Zavallı hayvanlar çektikleri acılara dayanamayıp, havuzların dışına betona atlayıp nefesini tutarak intihar ediyorlar. Hayvanlar her alanda sömürülüyor; deney, hayvanat bahçesi, sirkler… Yaşadığımız pandemi de doğayı hunharca ve bencilce sömürmemizin bir sonucu aslında. Eğer hala ders alamadıysak yarın çok geç olacak, gezegen bir yok oluşa doğru ilerliyor. Kendimizi doğanın efendisi olarak görmekten vazgeçmeli, hayvanların yaşam hakkına saygı göstermeyi öğrenmeliyiz. Bunun bir ayağı olarak da bu kanun taslağının artık bir an önce yasalaşması öncelikli temennimiz" ifadelerini kullandı.