4 Ekim 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri: Bu saldırılara karşı hiç biat etmedik, etmeyeceğiz

Cumartesi Anneleri, 700. hafta eylemlerine yönelik polis saldırısında gözaltına alınan 46 kişi hakkında açılan davaya tepki gösterdi. Kayıp yakınları, yıllardır bu saldırılara biat etmediklerini, mücadeleden geri durmayacaklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı'na seslenen kayıp yakınları sözde reformlardan vazgeçilmesini isterken İHD'de kayıp yakınları ile dayanışma çağrısı yaptı.

Cumartesi Anneleri'nin "Kayıplar bulunsun, adalet sağlansın!" talebiyle yaptıkları eylemlerinin 700. haftasına yönelik polis saldırısında işkenceyle gözaltına alınan 46 kişi hakkında dava açıldı. Gözaltında kaybedilenlerle buluşma ve hafıza mekanı olan Galatasaray Meydanı da 119 haftadır kayıp yakınlarına kapalı.

Cumartesi Anneleri, açılan davaya ilişkin online basın açıklaması düzenledi. Babası Hüseyin Taşkaya için 27 yıldır adalet arayan Serpil Taşkaya, 4 kuşaktır Galatasaray Meydanı'nda olduklarını dile getirdi. "Her yolu denedik ama babamın başına gelenleri öğrenemedik, ziyaret edeceğimiz bir mezarımız bile olmadı" diyen Taşkaya, şöyle devam etti: "Ben ve kardeşlerim Galatasaray'da büyüdük. Sonra çocuklarımız büyüdü Galatasaray'da. Annem orada yaşlandı. Babaannemi orada kaybettik. Biz kayıplarımızın mezarına bırakamadığımız karanfillerimizle Galatasaray'a gittik. Galatasaray bizim yaşamımızın önemli bir parçası oldu. 700. haftamızda ağır bir polis şiddetiyle karşılaştık. Tam 119 haftadır Galatasaray bize yasaklandı şimdi de hakkımızda dava açıldı. Kayıplarımızla ilgili hiçbir şey yapmayan yargı makamları bizim için harekete geçti. Kayıplarımızı istiyoruz, adalet istiyoruz. Kaybedilen sevdiklerimizi aramak, adalet istemek suç değildir. Kayıplarımızdan ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz."

OCAK: 25 YILDIR BU SALDIRILARA BİAT ETMEDİK, ETMEYECEĞİZ
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, devletin kendilerine karşı suç işleyenleri cezalandırmak yerine kayıp yakınlarını yargıladığını belirtti. Ocak, "Cumartesi Annelerine yönelik yeni bir dava açılarak saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Biz, 25 seneden beri hakikat ve adalet için bu tür saldırılara biat etmedik, ısrarla bu suçları suratlarına haykırdık. Bundan sonra da bu saldırılara karşı aynı şekilde yanıt vermeye, hakikati ve adaleti savunmaya devam edeceğiz" dedi.

TÜRKDOĞAN: BU SALDIRILARLA ANNELERİN ENGELLENMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ
İnsan Hakları Derneğ (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise polisin devlet gücünü kullanarak 700. haftada kayıp yakınlarını işkenceyle gözaltına aldığına dikkat çekti. Aradan 2 yıldan fazla geçtikten sonra dava açıldığını öğrendiklerini belirten Türkdoğan, "Garip bir dava. Oysa gösteri hakkı herkes içindir. Hele hele 700 hafta boyunca oturma eylemini aralıksız gerçekleştiren annelerimiz için bu oldukça önemli bir haktır. Ve aynı zamanda orası annelerimiz için bir hafıza mekanıdır. Annelerimizin uzun zamandır adalet arayışı bu tür davalarla engellenmeye çalışılsa da buna izin vermeyeceğimizi özellikle herkesin bilmesini isteriz" ifadelerini kullandı.

700. haftada Emine Ocak'ın fotoğrafının hafızalara kazındığının söyleyen Türkdoğan, insan hakkı savunucuları olarak muhaliflere yönelik baskı ve şiddete karşı inanç,  direnç ve annelerden aldıkları güçle mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

YOLERİ: HAKİKAT VE ADALET MÜCADELESİNE DAHA FAZLA GÜÇ VERİLMELİ
Kayıp yakınlarının avukatı ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de kayıp yakınlarına yönelik saldırının durdurulması için pek çok hukuki girişimde bulunulduğunu belirti. Yargının cevabının 700. hafta eyleminde işkenceyle gözaltına alınanlara dava açarak verdiğini kaydeden Yoleri, "Hakikat ve adalet mücadelesine tahammülsüzlüğün bir göstergesi olan bu dava, bize hakikat ve adalet mücadelesinin daha fazla desteklemek, daha fazla güç vermek gerektiğini göstermek oldu" diye konuştu.

ARCAN: YURTTAŞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR
İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan ise 700. hafta eyleminde kayıp yakınlarına yönelik polis şiddeti ve engellemelerinin hukukun yok sayılması olduğunun altını çizdi. Arcan, "Yurttaşa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suça karşı tüm başvurularımızı sonuçsuz bırakan yargı makamları Cumartesi Annelerine, Cumartesi İnsanlarına dava açtı" dedi. Davanın hukuki ve vicdani dayanaktan yoksun olduğunun altını çizen Arcan, Cumartesi Anneleri'yle dayanışmaya çağırdı.

'SÖZDE REFORMLARINIZLA BİZİ OYALAMAYIN'
Cumartesi Anneleri basın metnini gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun okudu. Kayıp yakınlarının Galatasaray Meydanı'na çıktığından beri 17 iktidar değiştiğini hatırlatan Tosun, "Ancak iktidarlar değişse de, kayıplarımızla ilgili inkar ve cezasızlık siyaseti hiç değişmedi. Çünkü cezasızlık, ihlalin bir devlet politikası olarak uygulanmasının ortaya çıkardığı sonuçtur ve ihlal rejimi, iktidarlar değişse de değişmeyen bir Türkiye gerçeği olarak varlığını sürdürmektedir" dedi.

25 yıldır adalet arayışına devam ettiklerinin altını çizen Tosun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Gül'e seslendi ve şöyle devam etti: "Demokratik bir devlette, mevcut adaletsizliklere itiraz edenler, hak ve özgürlük talep edenler, düşüncelerini barışçıl yöntemlerle ifade etme imkanı bulmalıdır. Eğer bu imkan yoksa hukuktan, demokrasiden, adaletten, reformdan bahsedilemez. Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmek yerine, sadece siyasi krizleri aşmak için gündeme getirilen reformlardan demokrasi ve adalet çıkmaz. Demokrasi, adalet ve reform gibi kavramları, karşı karşıya kaldığınız açmazları ötelemek için başvurduğunuz hamleler olmaktan çıkarın. Önce yargıyı araçsallaştıran siyasetinize son verin. Hak ve adalet arayışını suç sayan zihniyetinizi değiştirin. Cezasızlığa son vererek, adaleti sağlayacak bütünlüklü politikaları hayata geçirin. Sözde reformlarınızla bizi oyalamayın, toplumun ve bizim adalet talebimizi duyun ve adliyelerin kapılarını artık adalete açın."